FacebookMania - Semra Karakeçi
deneme, edebiyat, facebook, manşet, yaşam 12:13
İçi can dolu facebook ekranıma bakarken, (aslında belki ben de bu simgeler gibi -ileti, mesaj, beğen, grup, darmadağınık haberler, fotoğraflar, yorumlar, gün batımları, uykusuzluk vs, vs.. basit sıradan üzerinde çok düşünülmeden yerleştirilmiş nesnelerden sadece biriyim) arkadaşlarımı, akrabalarımı, duyguları, ve duyguların anlamını düşünüyorum şu anda…
Kendimce oluşturduğum yarım yamalak kavramlarla yaşamaya çalıştığım o günlerde facebook’u olan herkesin anlattığı anılar bende hayal olmaktan öteye gitmiyordu.
Daha çocukken, duygularımızı hatıra defterlerine karalamayı öğrenmiştik. Böylelikle kalıplaşmış duygularımız, yazılarımız kontrol altına alınmıştı bir kere. Yakınlıkların önemi sürekli söylenirken tanışılmış olunan yada akraba olduğumuz herkesle yüz yüze bir araya gelinir. Özellikle de bayramlarda el öpmeye gidilirdi.

Fakat “nerede o eski günler” derken bir yandan da hiçbir şeyin de eskisi gibi olamayacağını, anlamanın zamanı gelmişti.
Çoğu kimse için Facebook bütün gün masa başında oturarak ve çoğu zaman yapacak pek bir işi olmayanlar için biçilmiş kaftan. Yoğun olan insanlar için de “facebook” yüzünden işimi bitiremedim” diyebilecekleri bir şey…
Pek çok kişi, sabah ilk iş olarak “facebook’umu açayım ondan sonra işime başlarım” düşüncesi ile hareket ediyor. Efradınızın neler yaptıklarını oradan takip ediyorsunuz. Eski sevgilileriniz sizleri oradan takip ediyorlar. Ne yapmış, güncel neler var? Bir arkadaşımın kendine ait facebook profili yok, kocasının facebook’unu kullanıyor. Böylelikle eşini denetim altında tutuyor… Çoğu kimse arkadaşlarının doğum günlerini oradan hatırlıyor. Gruplaşmalar da grupsal eylemler de facebook ile çoğaldı. Eskiden toplanıp bir şeyi protesto etmek güçtü. Şimdi en ufak bir şeye bile grup kurulup protesto edilebiliyor.
Çalışmış olduğum sektörde bir firma var. Çalışanları maaş zammı dönemi yaklaştığında facebook da patronlarını sevenler grubu açmışlardı. Hepimiz çok gülmüştük. Çalışanlar patronlarını ne kadar sevdiklerini paylaşıyorlardı…
Çok sevdiğim bir arkadaşımsa şöyle söylemişti; “Bu deneyimi edinmeme olanak sağlayan pek değerli patronlarıma teşekkürü bir borç bildiğimi söylemek isterim... tabii bu borçları benim bütün gün facebookta yapmış olduğum gezintilerin farkına vardıklarında hesabıma yazmayacaklarını umarak... :)
Sosyal paylaşım ağı ilk bakışta bireyleri asosyal bir yapılanma içerisine sürüklüyor gibi gözükse de paylaşım paylaşımdır... Sanal âlem kuralları her yerde geçerli diye düşünüyorum... Bu tip serüvenler hayatın içinde fazlası ile var artık ama bizim hayatımızın en önemli parçası olmadığı sürece tehlikesiz...