Joan Baez: Düşmanı bugün tespit etmek çok zor
haber, joan-baez, kırıkkulak, müzik 08:00
Paris’te L'Humanité şenliklerine konser için davet edilen Joan Baez, Le Monde gazetesine verdiği söyleşide, ‘40 yıl önce direnmek daha kolaydı. Durum açıktı. Sorunlar somuttu. Bugün ise düşmanı açıkça tespit etmek çok zor‘‘ diyor.
Joan Baez 1960'lı yılların en önemli muhalif biriydi. Martin Luther King'in yanında siyahların insan hakları için savaşıyordu.
Amerika’da ‘Askere gitmeyin’ kampanyasını organize eden ekibin içindeydi. Bu nedenle tutuklandı. Sonra Vietnam savaşının en şiddetli günlerindeki çıkışlarıyla dikkat çekti. 70’li yıllarda şarkılarını Şili’deki devrimciler için söyledi. 1976'da İrlanda'da ‘Barış Konseri’ verdi. 1980'lerde Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki Apartheid rejimine karşı mücadelenin içindeydi. Hayatını, sanatını ırkçılığa, savaşa ve ayrımcılığa adayan bir ses o!
Joan Baez’ın Le Monde gazetesine verdiği söyleşinin küçük bir özeti:
* Zaman değişti. Bugün artık bu şenlikler büyük bir organizasyon, siyasi tarafı da pek yok. Hatta, kendimi sorguluyorum, 1971’de burada söylediğim, Maxime Le Forestier’nin “Parachutiste” şarkısını tekrar bugün söylemin bir anlamı var mı?
* Dünyanın hali öyle bir felaket ki, beklentilerimizin ufuklarını daraltmalıyız. Gözlerinizi dört açınca, seçim yapmak zorundasınız. Benim önceliğim, bu sıralar, ailemle birlikte kalmak. Annem neredeyse 100 yaşında asırlık oldu. Onunla birlikte, nasıl ihtiyarlanır, bunu öğreniyorum. Hayatın sonu karşısında ne yapmalıyız ? Batı’da pek sorgulanmayan, tabu olarak kabul edilen bir konu bu.
* 40 yıl önce bütün bunları yapmak, direnmek, çok kolaydı. Durum açıktı. Sorunlar somuttu. Benim için ilk yurttaşlık hakları mücadelesi, sonra da Vietnam savaşına karşı mücadele idi. Çok düşünmeme gerek yoktu. Doğal bir süreçti. O kadar ki, savaşın bitiminde, o mücadele kadar yoğun yaşacağımız başka bir şey olmadığından, kimlik krizine girdik. Kaybolduk. Bugün, temeli ve istikameti açgözlülük olan bir toplumda, düşmanı açıkça tespit etmek çok zor, finans dünyası ve spekülatörle mücadele etmek çok zor. Bir önceliğim olduğunu kabul ettiğimde, benim için “iklim ısınması” ile mücadele önce gelir bugün.
* Benim için, insanların diktatörlük rejimlerine karşı böyle sokakta direnmesi, yürümesi ve pasifist gösteri yapmak, insanlık, yiğitliğin en üst mertebesi.
* Bizler, yani pasifist militanlar, aramızda, biraz da eğlenerek, şöyle konuşuruz;” “örgütlü şiddet”, “örgütlü şiddet-karşıtı” harekete kıyasla başarılı sayılmayacak yegane harekettir." Ne kadar çok insanın, toprak, din veya ekonomik çıkarlar için yapılan şavaşlarda öldüğünü unutuyoruz. Çok ender olmak üzere, şiddet karşıtı metodlarla, çok daha iyi sonuçlar alındı. Tabii, karşı örnekler de var: Tibet bunun en acıklı örneğidir. Ben, 10 yaşımda, tercihimi, şiddet karşıtlığından yana yaptım.
* Ne olursa olsun 1960’lar gibi bir 10 sene bir daha hiç yaşanmayacak. O zamanlarda, fevkalade bir kasırga yaratmak için her şey vardı; Bob Dylan gibi sanatçı bir yetenek, bütün bunların çimentosuydu. Bugün böyle bir çimento görevi yapacak olmadan, çeşitlilik fırtınası içinde yaşıyoruz.
* Bir ara, Barack Obama’nın bu çimento işlevini yürütebileceğini düşündüm. Bu hareketleri birleştirebileceğini düşündüm ama öyle olmadı. İktidara gelmek ile bir şeyler yapamama, birlikte yürüyen bir gerçeklik. Eğer başkanlık seçimlerinde aday olmayı red etmiş olsaydı, olağanüstü karizmasını kullanabilirdi. Martin Luther King’i de, etrafındakiler, başkanlık şeçimlerine katılması için zorlamışlardı. O, bunu reddetme akıllılığında oldu, eğer böyle bir şeyi kabul etmiş olsaydı, sokaktan gelen gücünü kaybedeceğinin bilincindeydi..
* Bugün artık, tiz seslerde o kadar yükseklere çıkamıyorum. Üzgünüm, ama bugünkü sesim, gençliğimde anlatmayı bilmediğim şeyleri anlatıyor.''
Kaynak: ANF
Joan Baez 1960'lı yılların en önemli muhalif biriydi. Martin Luther King'in yanında siyahların insan hakları için savaşıyordu.
Amerika’da ‘Askere gitmeyin’ kampanyasını organize eden ekibin içindeydi. Bu nedenle tutuklandı. Sonra Vietnam savaşının en şiddetli günlerindeki çıkışlarıyla dikkat çekti. 70’li yıllarda şarkılarını Şili’deki devrimciler için söyledi. 1976'da İrlanda'da ‘Barış Konseri’ verdi. 1980'lerde Güney Afrika Cumhuriyeti'ndeki Apartheid rejimine karşı mücadelenin içindeydi. Hayatını, sanatını ırkçılığa, savaşa ve ayrımcılığa adayan bir ses o!
Joan Baez’ın Le Monde gazetesine verdiği söyleşinin küçük bir özeti:
* Zaman değişti. Bugün artık bu şenlikler büyük bir organizasyon, siyasi tarafı da pek yok. Hatta, kendimi sorguluyorum, 1971’de burada söylediğim, Maxime Le Forestier’nin “Parachutiste” şarkısını tekrar bugün söylemin bir anlamı var mı?
* Dünyanın hali öyle bir felaket ki, beklentilerimizin ufuklarını daraltmalıyız. Gözlerinizi dört açınca, seçim yapmak zorundasınız. Benim önceliğim, bu sıralar, ailemle birlikte kalmak. Annem neredeyse 100 yaşında asırlık oldu. Onunla birlikte, nasıl ihtiyarlanır, bunu öğreniyorum. Hayatın sonu karşısında ne yapmalıyız ? Batı’da pek sorgulanmayan, tabu olarak kabul edilen bir konu bu.
* 40 yıl önce bütün bunları yapmak, direnmek, çok kolaydı. Durum açıktı. Sorunlar somuttu. Benim için ilk yurttaşlık hakları mücadelesi, sonra da Vietnam savaşına karşı mücadele idi. Çok düşünmeme gerek yoktu. Doğal bir süreçti. O kadar ki, savaşın bitiminde, o mücadele kadar yoğun yaşacağımız başka bir şey olmadığından, kimlik krizine girdik. Kaybolduk. Bugün, temeli ve istikameti açgözlülük olan bir toplumda, düşmanı açıkça tespit etmek çok zor, finans dünyası ve spekülatörle mücadele etmek çok zor. Bir önceliğim olduğunu kabul ettiğimde, benim için “iklim ısınması” ile mücadele önce gelir bugün.
* Benim için, insanların diktatörlük rejimlerine karşı böyle sokakta direnmesi, yürümesi ve pasifist gösteri yapmak, insanlık, yiğitliğin en üst mertebesi.
* Bizler, yani pasifist militanlar, aramızda, biraz da eğlenerek, şöyle konuşuruz;” “örgütlü şiddet”, “örgütlü şiddet-karşıtı” harekete kıyasla başarılı sayılmayacak yegane harekettir." Ne kadar çok insanın, toprak, din veya ekonomik çıkarlar için yapılan şavaşlarda öldüğünü unutuyoruz. Çok ender olmak üzere, şiddet karşıtı metodlarla, çok daha iyi sonuçlar alındı. Tabii, karşı örnekler de var: Tibet bunun en acıklı örneğidir. Ben, 10 yaşımda, tercihimi, şiddet karşıtlığından yana yaptım.
* Ne olursa olsun 1960’lar gibi bir 10 sene bir daha hiç yaşanmayacak. O zamanlarda, fevkalade bir kasırga yaratmak için her şey vardı; Bob Dylan gibi sanatçı bir yetenek, bütün bunların çimentosuydu. Bugün böyle bir çimento görevi yapacak olmadan, çeşitlilik fırtınası içinde yaşıyoruz.
* Bir ara, Barack Obama’nın bu çimento işlevini yürütebileceğini düşündüm. Bu hareketleri birleştirebileceğini düşündüm ama öyle olmadı. İktidara gelmek ile bir şeyler yapamama, birlikte yürüyen bir gerçeklik. Eğer başkanlık seçimlerinde aday olmayı red etmiş olsaydı, olağanüstü karizmasını kullanabilirdi. Martin Luther King’i de, etrafındakiler, başkanlık şeçimlerine katılması için zorlamışlardı. O, bunu reddetme akıllılığında oldu, eğer böyle bir şeyi kabul etmiş olsaydı, sokaktan gelen gücünü kaybedeceğinin bilincindeydi..
* Bugün artık, tiz seslerde o kadar yükseklere çıkamıyorum. Üzgünüm, ama bugünkü sesim, gençliğimde anlatmayı bilmediğim şeyleri anlatıyor.''
Kaynak: ANF
