Kamu yayıncılığında popülizme yer var mı? - Müfit Semih Baylan
mavi-nota, müfif-semih-baylan, yazıçeviri 01:09
Sevgili ülkemde devlet eliyle yapılmış en kaliteli şeylerden biridir.
Bu kanalda cıvık dj konuşmaları ve bu konuşmalara karışan anlamsız ses efektleri bulunmaz.
O günlerde ne popülerse onu çalmaz.
Duruşu, tarzı vardır.
Çoğu zaman kendi elinizle bile onların yaptığı çalma listeleri kadar kalitelisini yapamazsınız.
Müzik zevkinize ve bilginize ne kadar güvenirseniz güvenin, çalan her şarkının kendilerince kısa bir künyelerini vermesi size bir çok şey öğretecektir.
Çaldıkları eserlere hakkını vererek sorumlulukla araştırırlar.
Türkiye'nin her alanda klasik sayılacak ürünlerinin ve kurumlarının rant için, çıkar için ortadan kaldırıldığı şu günlerde geçmişi olan, geçmişinden gelen duruşu hala devam ettiren, sürekliliğiyle güven veren ve tanıdık olan son kurumlarından birisidir.
İnternette 24 saat müzik yayını yapan bir radyo sahibi olarak hala dinlediğim tek radyodur.
Özlediğim tek şeydir.
Sabah beraber uyanır, akşam beraber yatarız.
İşte öyle bir şey.
Az dinleniyormuş,
Varsın az dinlensin,
"ödül hakkında bir bildiğim varsa, o da Mozart'ın onlardan hiç almadığıdır."
Bize ödül, popülarite, kâr lazım değil; güzel radyomuza dokunmayın yeter.
Yani demem o ki,
Devletin neden televizyonu ve radyosu vardır?
Televizyon yayını yapacak sermaye olmadığı için mi?
Belki 1968'de öyleydi ama bugün tabii ki hayır.
Bütün ülkenin bilgilenme tekelini elde tutmak, bir şeyleri topluma empoze etmek için mi?
Madem artık demokratik bir ülkeyiz, o zaman böyle bir düşünce aklımızdan bile geçmemeli.
Bu sorunun tek cevabı var, o da kamu yararı.
Yani ticari ve popülist kaygılardan uzak durup, azınlıkta kalanları da düşünüp eğitim gibi misyonlar üstlenmek.
Kamusal yayın kurumumuz TRT ise son yıllarda atağa kalktıkça "misyonu" unutmuş gibi davranıyor.
Devletin el attığı her alanda ağır kanlı ve iddiasız olması gerekmiyor.
Ama özel kanallarla rekabet etme hırsından da uzak durması gerekiyor.
TRT'nin rating ölçümlerine kafayı takıp kendi sistemini kurması bu hırsa yenik düştüğünün göstergesi
Kamu yayıncılığı bütün dinleyicilerin, "tek bir kişi bile olsa" her dinleyicinin hakkını gözetmeyi gerektirir.
Sevgili Hülya Tunçağ ile bir telefon görüşmemde böyle anlatmıştı bana.
"Bize böyle öğrettiler" diye.
Sevgili Hülya Tunçağ'ın bize öğretecekleri var kuşkusuz.
Hiç öyle yıkılmış falanda değil.
"Bir gün bitecekti nasıl olsa, bitti" diyor.
Şimdi soruyorum, ülkemin dört bir köşesinde bir avuç dinleyici ne olacak?
O zaman bir daha sorayım:
Devlet radyo yayıncılığını onlar için yapmıyorsa kimin için yapıyor?
(mavi-nota)
