Çıkmaz Oyuncuları'ndan "Ders": 4+4+4 kaç eder?
çıkmaz-oyuncuları, haber, im-atölyesi, manşet, sanat çıkmazı, tiyatro 14:39
Eugéne ionesco'nun yazdığı "ders" adlı oyun Çıkmaz Oyuncuları tarafından 30 mart Cumartesi günü saat 19:00'da Hatay Kültür Merkezi'nde sergilenecek.
Bir öğretmen ve öğrencisinin bir ders sırasındaki ilişkisini absürd bir dille ele alan İonesco, öğrenen öğreten ilişkisi içindeki değişen hiyerarşik durumu da göz önüne çıkarır.
*Biletlerin temin edilebileceği yerler:
İm atölyesi sanat ve kültür derneği
Hayyam kitap kafe
Kemancı kültür kafe
Geyik kafe
iletişim:0507 201 9879
Bir öğretmen ve öğrencisinin bir ders sırasındaki ilişkisini absürd bir dille ele alan İonesco, öğrenen öğreten ilişkisi içindeki değişen hiyerarşik durumu da göz önüne çıkarır.
*Biletlerin temin edilebileceği yerler:
İm atölyesi sanat ve kültür derneği
Hayyam kitap kafe
Kemancı kültür kafe
Geyik kafe
iletişim:0507 201 9879
“Kümeler, yığınlar, erikler, vagonlar, kazlar ve çekirdekler gibi yığınla şey vardır” diyor Ionesco “Ders”te. Bu şeyler sanki, bizim onları sınıflandırıp tanımlayabilmemiz için insan belleğinde bekleyedururlar da eğitmenler, ellerimizden tutarak zihnin ve yaşamın bu karmaşık dünyasında gezinmeye bizlere yardımcı olurlar; ve hiç şüphesiz “sorgulanamaz, en doğru yol”u bizlere öğretirler. Küçük yaşlarda edindiğimiz “kutsal görev” aşkını dörtduvarlar arasında pekiştirirler. Ta ki yıllar ve yıllar sonra gözlerimiz birbirimizinkine benzeyene dek.
İnsanın herşeyi tasnifleme, sahipolma ve yönetme dürtüsü ilkokul sıralarından yol alarak damarlarımızda akmaya başlar. Sözgelimi vagonlara biner, ördekleri sayar, çekirdekleri ayıklarız da bir türlü nedense istenen ‘adam’lar olamayız. Kümeleri anlamaya çalışırken kendimiz koca yığın bir küme olup çıkarız ve tarihe kazınırız; “sistemin başarısızları” ve “büyük yarışın kaybedenleri” olarak. Bizler Aslan masallarındaki ceylan karakterleri; salonlara gireriz, salonlardan çıkarız. Sevgili istatistiklerin gözbebekleri olarak sayfaları doldururuz da bir türlü bırakmaz peşimizi 1+1’in kaç ettiği.
Aritmetik denen canavar sahnedeyken küçücük bir sayı olmak koyar da bize; dershanelere girer, dershanelerden çıkarız aslan abilerimize şapkalar çıkararak. Belli ki büyümektir arzumuz, iğdiş edilmektir. Bir dişli sevdasıdır tutkumuz, Leyla’ları Mecnun’ları unutmuş piyasalara tapar olmuşuzdur.
Bu kangreni nasıl çözmeli? Yanıtlamaz bu soruyu Ionesco, daha çok bizi bizle bırakır. Hangimizin hala kulaklarında değil ki bizi eğitenlerin acıtan, tiz sesleri? Şakırdayan zincirler ve karatahtalarda durmuyor mu hala “ağacın yaşken eğildiği”. Çok bilindik, çok tanıdık bir konuyu ele alıyor bu oyun, hepimizin başına gelmiş bir şeyi; ‘eğitim’i.
Değil mi ki “aritmetik, bir bilimden çok bir tedavi yöntemi”? Sağaltmıyor mu hepimizi eski ilkokul sıralarından profesör kürsülerine ve üniversitelerden borsa tabelalarına dek. Derken büyür içimizdeki sayılar. Sahiden de kaç eder 1+1? Peki ya 1000+1000? Hadi şunu da diyelim, ya milyonlarcası varsa bizden? Sabahları bu milyonlarcamız horozlardan erken uyanıp yol alırken toplama kamplarına, bırakır mı yakamızı şu meşhur “geçim derdi”. Neyin derdi bu ve neyin acelesi, yaşamlarımız yeni açan çiçekler gibi göz kamaştırıp dururlarken.
Biz piyasaların en büyük müşterileri oladuralım, gençlik sularımız akadursun “pazar” denen sihirli, görünmez ırmaklara;
birileri saysın bizi, toplasın çıkarsın, üsüste koysun da yine de “bir adam” etmesin “eşit birim”lerden oluşan bedenlerimiz;
hala cevaplayamadığımız bir şeyler var.
4+4+4 kaç eder?
Bugüne ithaf olsun oyunumuz.
DERS
IONESCO
ÇIKMAZ OYUNCULARI.
