ŞARKININ İDEOLOJİSİ (1) - Serdar Türkmen


"Sanat slogan yaratmaktır" yazısında başladığım üzere, şarkıların da her bir kavram, sözcük, davranış gibi ideolojik oluşunun üzerindeki gezinmelerime devam ediyorum. Peş peşe birkaç yazı süreceğini umduğum bu çalışmadaki temel amaç, dinleyici/izleyici/okuyucunun sanat ürününü yalnızca bir haz aracı olarak görmesinin önüne barikat kurmak.

İyi biliyoruz ki, sözcükler, giyim-kuşam, beğeniler... her biri ideolojik durumlardır; açık veya örtük. Birkaç basit örnekle kendimi haklı çıkarmaya çalışayım: Bir tarafta "Küreselleşme" (ya da "globalleşme") öte yanda da "emperyalizm". Olgu, birisinde olumlanıyor (küreselleşme), ötekisinde lanetleniyor. "Sistem" gibi 'şirin' bir lafın yerine "kapitalizm" gibi bir laf tercih edilebilir pekâlâ. En kaba halde aynı şeylerdir ama kavramsal tercih ideolojiktir. Gariptir ama bunun telaffuza bile sirayet etmiş hallerini görebiliriz. PeKAKa demekle PeKeKe demek arasındaki fark gibi. "Herşey ideolojiktir" tadındaki tehlikeli sulara doğru bir yolculuktur tabi bu.

Müzik gerçekten de insana çok yakındır. Bir anda büyüsüne kaptırırız kendimizi. Şarkıların sözlerini ezberleriz hemencecik ya 'ne dediği'ne pek bakmayız, bilince çıkarmayız anlatıyı. Oysa her sanat ürünü bir ileti taşır. Bu da sömürenlerin, kendi kapitalist ideolojilerini şarkı yoluyla aktarmalarını kolaylaştırır. Önereceğim ise, 'eleştirellik'tir.

"BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GEÇER DÜNYA"

"Başka bir dünya mümkün" diyen birisinden,

"Böyle gelmiş böyle geçer dünya
Günlerimiz bitecek bir gün saya saya

Neşe, keder hepsi geçer
Bize kâr kalan nedir bu dünyadan"

şarkısını sevmemesi beklenir. Çünkü şarkıdaki temel ileti, bu dünyanın zaten hep böyle geldiği (egemenlik ilişkilerinin her zaman, bu zamandaki gibi var olduğu) ve böyle de gideceği (bu ilişkilerin devam edeceği)dir. Önerme olarak da, biraz deşersek 'anı yaşamak', gerisini boşvermek gibi fiillerin önümüze konduğunu çıkarabiliriz. Dünyanın böyle gelmediğinin tarihsel bilgisine ve böyle de gitmeyeceğinin iddiasına sahip birisinin tam da karşı çıkması gereken türden bir şarkıdır.

'Anı yaşamak' bilindiği gibi son uyuşturucu pompalarındandır. Yani geçmişle ilintili ya da gelecek tahayyülünün öncülü birşey değil de ' o an' içinden ne geliyorsa yap, yalnızca yap; "just do it".

"Köle miyim yoksa kral mı?
Yürürken aynı sokakları
Arıyorum tek gecelik aşkı
S
erseri sarhoş ayıkken herşey boş"

--
"SÖYLE NAMUSLU MUSUN?"

Özellikle türkülerde 'unutulası' bir sürü yaklaşım bulabiliriz. En belirgin olarak da kadına ilişkin yaklaşımdaki problemler önümüze gelir.

"Bu derenin balıkları bıyıklıdır
Kocan gitti askere
Sen kimden kaldın yüklü?"

ya da

"Aman bulguru kaynatırlar
Güzeli yaylatırlar
Aman bizde adet böyledir
Güzeli oynatırlar
Aman çirkini söyletirler"

ya da

"Tokat'tan mı geliyon da
Kız sen Almuslu musun?

Alacağım ben seni de
Söyle namuslu musun?"

Açıklamaya pek de gerek olmadığı üzere kadının özgürleşmesini savunanların bu şarkıları dinlemesi, söylemesi kabul edilecek bir durum değildir.

--
"HERKES KADERİNE BOYUN EĞMELİ"
Arabeski onaylamıyanların temel savunusu haklı olarak kaderciliktir. Yani insanın hayatın içerisinde bir nesne olduğu, tamamen başka güçler tarafından yönlendirilmesi.

İnsanın tarihsel bir özne olduğunu, tarihin insanı yazdığını ve tarihi yapanın da insanlar olduğunu bilen birisi için aşağıdaki şarkıyı dinlemek çok zor olmalı:


"Bir gömlek diktirdim kolu düğmeli
Herkes kaderine boyun eğmeli
Deli gönül çirkine bel bağlama
Sevdiğim yar Malatya'ya değmeli"

--

serdaryturkmen@gmail.com

Posted by Halksanat on 14:20. Filed under , . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0

0 yorum for ŞARKININ İDEOLOJİSİ (1) - Serdar Türkmen

Görüş belirtebilirsiniz

İletişim...

Her türlü eleştiri, görüş ve katkınızı admin@halksanat.orgadresine ya da iletişim formunu kullanarak iletebilirsiniz.

Yazarlar

dımtıs

Büyüteç

Loading...

2011 Halksanat --Copyleft