Memleketimden felaketin resmi - Özge Sapmaz

Benim memleketimde on yıllardır bir söylenti olan santral. Herkesin bel bağladığı, iş bulmayı umut ettiği termik santral. Yıllardır yazın tarlalarda çalışıp kışın evinden çıkamayan, yazları biriktirdiği parayla geçimini kıt kanaat sağlayan yöre halkı dört gözle bekledi bu santralin yapılmasını.

Adana'nın en kuzeyinde “5700 nüfusu bulunan bir ilçenin anlatılacak ne kadar şeyi olabilir” diye düşünülebilir. Sıradan bir hayatı belki isteyerek belki isyan ederek yaşayan insanlardan oluşan, yabancılaşmayla henüz tanışmamış, küçük bir ilçe Tufanbeyli.

Oraların havasını solumuş, insanların sıcaklığını yaşamışsanız, geçmişinize bırakmaz en yeni günlerinizde en güzel anılarınızda yer verirsiniz ona. Öyle güzel kuruludur ki yaşam orada, kişiler hep "herkes”tir. Etnik zenginliğine rağmen Çerkezi, Kürdü, alevisi ve sünnisi yalnızca insan olarak değer görür. Kadını ve erkeği de. Abartmak değil maksat. Bir gerçeğin zihnimde ettiği yeri anlatmak istiyorum sadece. Hayallerini kurduğumuz; o dil, din, ırk ayrımı gözetmeden yaşamak istediğimiz dünyanın bir örneği sayabileceğimiz, şimdilerde ciddi bir tehditle karşı karşıya olan bir yerleşke.

Termik santral!

Benim memleketimde on yıllardır bir söylenti olan santral. Herkesin bel bağladığı, iş bulmayı umut ettiği termik santral. Yıllardır yazın tarlalarda çalışıp kışın evinden çıkamayan, yazları biriktirdiği parayla geçimini kıt kanaat sağlayan yöre halkı dört gözle bekledi bu santralin yapılmasını. Bu sene güldü yüzü hemşerilerimin. Çünkü bu sene temel atma işlemlerini başlattı yetkililer. Bulunduğumuz yerlerden karşı çıkmaya çalıştık kendimizce. Görüştüğüm her Tufanbeyli’ liye anlattım termiğin zararlarını. Biraz tedirgin olsala da karşısında duracak gücü bulamadı hiç birisi.

Şimdi sızlıyor içim. Neden santral için burası seçiliyor tartışmalarına girmeyeceğim. Bu yazıda amaç iş bulacağını sanıp da bir kaç yılının refah içinde geçeceğini umut edenlere, bu tehdide dur demeyerek, yapılacak olan bu santralle çocuklarına solumaları için nasıl bir hava bıraktıklarının farkında olmayanlara bir farkındalık yaratma yalnızca, dilimin döndüğünce.

Yadsınamaz bir gerçektir ki Türkiye enerji alanında gelecek için sağlıklı kararlar almayı hiç başaramadı. Bu konuda öncelik bu alanlarda tekelleşmiş şirketlerin cebine girecek olan para miktarıdır. Toprağın, doğanın ve insanın göreceği zararlar düşünmeye bile değmemiştir. Enerjide alınan yanlış kararların bedeli; yıkıma uğrayan tarım, turizm, ormancılık, doğal yaşam, doğal kaynaklar, devasa sağlık harcamaları, işgücü kaybı ve en kötüsü de insan hayatı ile ödenmektedir. Bu tür santrallerin yıllar boyu topluma ödettikleri bedel, üretilen elektrik ve yaratılan istihdam gibi yararları kat ve kat aşmaktadır.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun resmi raporlarına göre termik santrallerin bacalarından çıkan partiküller ve kazandan alınan külde radyoaktivite vardır. Rüzgar ve yağışla küller çevreye yayılmakta veya toprak altına sızarak yer altı sularının kirlenmesine neden olmaktadır. Yöneticiler ve endüstri, radyoaktivite için bir tehlike olmadığını iddia etseler de çok küçük radyoaktif parçacıkların vücuda girdikten sonra hücrelerin duvarlarına tutunarak dokuları ışınladıkları bilinmektedir. Yayılan kurşun, cıva gibi ağır metaller merkezi sinir sistemini etkiler. Anormal doğumlar, gelişme bozuklukları ve öğrenme yeteneğinde azalmaya neden olur. Bunun yanında atmosfere karışan gazların neden olduğu asit yağmurları canlılar, toprak ve suyu doğrudan etkilemektedir.

Termik santrallerin diğer bir boyutu da bütün insanlığı tehdit eden küresel ısınmaya olan katkısıdır. Kyoto Protokolünü, ABD ve Avustralya ile birlikte dünyada imzalamayan 3 ülkeden biri olan Türkiye, atmosferi kirletenler sıralamasında 13. sıraya yükselmiş ve 1990–2004 yılları arasında %110‘luk artışla sera gazı emisyonlarını en hızlı artıran ülke olmuştur. Küresel ısınmadan en fazla etkilenecek ülkelerin başında da ülkemiz gelmektedir. Termik santraller kurulmasının tüm dünyada yasaklanmasının istendiği bu günlerde Ülkemizin en temiz ve bakir bu alanları kirletilmek ve yok edilmek isteniyor.

Termik santralin; Kayarcık köyü yakınlarına kurulması planlanıyor. Kömür havzasında Yamanlı, Kayarcık, Pınarlar ve Taşpınar köyleri bulunuyor. Bu köylerde 635 hanede yaklaşık 3500 kişi yaşıyor. Santralde kullanılacak düşük kalorili linyit kömürü ve kireç taşı konvansiyonel iş makineleri ile açık ocak işletme yöntemiyle çıkarılacak ve üretim sırasında malzemeyi gevşetmek amacıyla patlatma yapılacaktır. Linyit ve kireç taşının çıkarılıp, santrale taşınması ile yaklaşık 10 000 dekar verimli tarım arazisi yok olacak, temel geçim kaynağı tarım olan bu nüfus doğrudan olumsuz etkilenerek ve göç etmek zorunda kalacak.
Bu santral, Tufanbeyli‘ye bağlı köylerin tarım, mera, orman ve potansiyel orman alanları ile yakın çevresindeki Saimbeyli ilçesinin köyleri ile orman alanlarını da etkileyecek. Soğutma suyunun sıcak su olarak dışarıya verilmesi ile de kaynak ve çevresinde önemli ekolojik değişiklikler meydana gelecek. Ayrıca kül ve baca gazları yeraltı ve yerüstü sularının kirlenmesine neden olacak. Termik santrallerde kullanılması gereken kömürün kalorisi 3000 – 4000 Kcal olması gerekirken, Tufanbeyli havzasındaki kömürün kalorisi 900 Kcal‘dir. Bu nedenle doğaya salınacak gazların ve külün yukarda açıklanan olumsuzlukları tahmin edilenden daha ağır olacak.

Tufanbeyli halkına burada çok ciddi sorumluluklar düşüyor. Ancak onların başlatacağı bir mücadele bu felaketi durdurabilir. Bergama köyüleri gibi, Sinop ve Akkuyu halkı gibi insan türüne ve gelecek kuşaklara olan sorumluluğumuz adına, tüm canlılarıyla birlikte doğaya ve çevreye saygımız adına, sürdürülebilir ve insanca bir yaşam için santral yapımına dur diyelim.

Öze Sapmaz

Posted by Halksanat on 05:43. Filed under , , , . You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0

0 yorum for Memleketimden felaketin resmi - Özge Sapmaz

Görüş belirtebilirsiniz

İletişim...

Her türlü eleştiri, görüş ve katkınızı admin@halksanat.orgadresine ya da iletişim formunu kullanarak iletebilirsiniz.

Yazarlar

dımtıs

Büyüteç

Loading...

2011 Halksanat --Copyleft